Zamana direnen asırlık mabetler hala ihtişamını koruyor

Zamana direnen asırlık mabetler hala ihtişamını koruyor
04 Mart 2025 - 14:16
Selçuklu medeniyetinin ruhunu taşıyan camilerden biri de Kırıkkale'nin Sulakyurt ilçesinde bulunan Şeyh Şami Camisi.
Selçuklu dönemine ait Şeyh Şami Camisi ahşap mimarisiyle dikkat çekiyor.
Şeyh Şami Camii, Anadolu erenlerinden Şeyh Şami Hazretleri’nin adını taşıyan tarihi bir yapı. Türkistan’dan Şam yolu ile Anadolu'ya gelen Şeyh Şami Hazretleri, buraya yerleştiğinde henüz şehir oluşmamıştı. Zamanla bölge gelişmiş ve vefatının ardından 15. yüzyılın sonlarında onun adına bu cami inşa edildi.
Cami, küçük bir yerleşim yerine uygun olarak sade ve mütevazı bir yapıda tasarlanmış. Ahşap tavanı ve direkleriyle Selçuklu ahşap mimarisini yansıtan cami, gösterişten uzak tasavvufi bir ruh taşımakta.
Caminin yanında Şeyh Şami Hazretleri’nin ve yakınlarının bulunduğu türbede 9 sanduka bulunmaktadır.
Anadolu’da camiler, sadece ibadet mekânları değil, aynı zamanda inanç ve kültürün merkezi olmuştur. Şeyh Şami Camii yaklaşık 600 yıldır ayakta kalarak bu mirası günümüze taşımaktadır.
Şeyh Şami Camii, geçmişle günümüz arasında güçlü bir bağ kurarak, İslam kültürünün sürekliliğine katkı sağlamaktadır.
Günümüz adıyla Sulakyurt Merkez Camii ismiyle anılan camide ilçe halkı ibadetlerini tarihi bir atmosferde yapmaktadır.
Cami ve hemen yanında bulunan Şehy Şami Türbesi hakkında bilgiler veren Kırıkkale Müftüsü Mustafa Topal, "Peygamberimiz Efendimiz Mekke'den Medine'ye hicretinde henüz devesinden inmeden mescit yerini tespit etmiş. İlk önce mescidin olması gerektiğini vurgulamış. Bunda çok büyük mesajlar var. Her şeyden evvel Müslümanların birliği, inançlarını birlikte yaşamalarını tavsiye isteme bakımından büyük mesaj var. Ayrıca ilim, birlikte bulunma ve birliktelik, kardeşliğin oluşması var aslında. Dinimizin ruhunda olan tevhit yansıması olarak toplumun da birliği, dirliği hususunu özellikle vurgulama bakımından çok büyük bir mesajdır bu. Müslüman toplumlar geleneklerine göre her yerleştikleri yerde camiler yapmışlar." dedi.
"Müslümanlar olarak yaşayabilmek için mutlaka inanç, iman, yaşama merkezi diyebileceğimiz camilerin varlığını olması gerektiğini Peygamber efendimiz vurgulamış." ifadelerini kullanan Topal, "Müslüman için de bu önemlidir ve İslam dünyasında, Müslümanlar şehirlerini de cami merkezli kurmuşlar. Camide buluşma, kaynaşma, bütün şehir ahalisi bir araya gelme ve birbirini tanıma değerlerini manevi değerlerini paylaşma ve böylece birliktelik ruhunu oluşturma adına cami merkezli şehirler oluşturmuşlar." diye konuştu.
Sulakyurt ilçesindeki Şeyh Şami Camisinin Anadolu erenlerinden Ahmet Yesevi Hazretlerinin talebelerinden Şeyh Şami Hazretleri'nin olduğu bir mahallede bulunduğunu aktaran Müftü Topal, şunları söyledi:
"Şeyh Şami Hazretleri Anadolu’ya geldiğinde de henüz burada şehir yokmuş. O buraya yerleşmiş. Yerleştikten sonra burada şehir oluşmuş. Zamanla daha sonra onun vefatından sonra onun adına bu cami yaptırılmış ve yapılma tarihi de muhtemelen 15. yüzyılın sonları. Yani 1500'lü yıllar civarında yapılmış. Yapılış tarzına baktığımız zaman yerleşim bölgesi olarak, yerleşim yeri olarak küçük bir yer olması hasebiyle cami de küçük tutulmuş ve ahşap yapılmış. Tavanı ahşap tavan kubbeli değil ve direkler ahşap. Dolayısıyla duvarlar da köşeler de taştır ama duvarlar daha ziyade yığma olarak düşünülmüş. Ama bizim için burada Kırıkkale’mizle ve Kırıkkale civarında mühim olan tarihi özelliğidir. Yani Şeyh Şami'nin adına yaptırılmış olması ve 1500'lü yılların eseri olması. Ve halen buranın insanı, bu bölgenin insan yaşatıyor olmasıdır. Bir de Şeyh Şami'ye adına yaptırılan bir türbe var. Camimizin bitişiğinde, o türbe de kendisi var. Ayrıca yakınlarının ve yarenlerinin de bulunduğu 9 tane daha sanduka bulunuyor. "
Anadolu'nun Selçuklu eserleriyle adeta süslendiğini belirten Topal, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Camimiz her ne kadar 1500'ü yıllarda yapıldı ise de aslında Selçuklu mimarisi tarzında yapıldığı görülüyor. Bu tarzda biliyorsunuz Anadolu'muzda Selçuklu'dan çok güzel örnekler var. Konya, Beyşehir, Eşrefoğlu Cami güzel bir örnektir. Anadolu'da Selçuklu ahşap mimarisi üzerine. Ayrıca yine Anadolu'da Beyşehir'e yakın Eskişehir Sivrihisar'da bulunan Ulu Cami keza aynı tarzda. Konya Ilgın'da Çukurca Cami olarak bilinen halk tarafından yine 1100'lü-1200'lü yılların eserleri. Gönül erliği doğrultusunda Şeyh Şami'nin bu bölgeye yansıttığı tasavvuf yaşantıyı yansıtırcasına, o yaşantıya sanki uymuşçasına mütevazi bir yapı. Direkler ve tavanlar ahşap dediğim gibi sade, işlemesi olmayan bir cami. Ve küçük de bir mahfili de var. Cemaatin son cemaatin yetişebileceği veyahut da caminin daha fazla cemaat alabilmesi için geliştirilmiş Türk İslam mimarisinde bir tarzdır. Yine tamamen ahşaptan camimiz. Türk Mimarisine baktığımız zaman Anadolu'muzda yüzlerce yıllık cami örnekleri var. İşte Selçuklu buraları 1100’lü yıllarda yaptırmış. Yaklaşık bin yıl.”
Anadolu insanının camilere büyük önem verdiğine dikkat Çeken, İl Müftüsü Topal, "Anadolu'da camiye çok büyük değer verilmiş, çok büyük kıymet verilmiş. Mesela şu anda içinde bulunduğumuz cami yaklaşık 600 yıllık diyebiliriz. Yani 1400'lü yılların sonunu düşünürseniz  15. yüzyıl. Yaklaşık 600, 600 yıldır ahşabıyla bu cami ayakta durabiliyor. Gördüğünüz gibi hiçbir yıpranma yok. Anadolu insanı, inancına bağlanmış, samimice yaşamış, bugüne kadar İslami yaşantısından hiçbir taviz de vermeden ve o günden bugüne İslami gelenekten de hiçbir taviz vermeden bu yaşantıyı sürdürmüş. Şimdi de geçmişle günümüz arasında bu camiler güzel bir köprü ve güzel bir bağ oluşturuyor. Bize geçmişimizi hatırlattığı gibi, geçmişin günümüze taşınmasına da büyük bir vesile oluyor." diye konuştu.