Musa Bin Bik'in Çocukları: Mozambik'te eğitimin tarihi
Çoğu Afrika ülkesi gibi, Mozambik de çok dilli ve çok kültürlü bir ülke.
06 Nisan 2021 - 21:54 - Güncelleme: 06 Nisan 2021 - 22:05
Prof. Dr, İsmail Aydoğan
Kırıkkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı
Kırıkkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı
Mozambik’e İslâm, Basra körfezindeki Müslüman Arapların VII. yüzyılın ortalarında Hint Okyanusu sahillerine gelmesiyle girer. Arapların ardından İranlılar ticaret yapmak amacıyla bölgeye gelir. X. yüzyılın sonlarında İran’dan bölgeye sığınan Şîraz emiri tarafından Kilve adasında kurulan sultanlık, XII. yüzyılın sonlarında hâkimiyet alanını genişletir. Adanın sultanı Mûsâ b. Bik’dir. Mûsâ b. Bik adı zamanla Musambih ve ardından Mozambik’e dönüşerek adanın ismi haline gelir, XVI. yüzyılın başlarında buraya gelen Portekizliler bölgedeki bütün sahiller için Mozambik adını kullanmaya başlar.
Mozambik’in nüfusu 30 milyon. Çoğu Afrika ülkesi gibi, Mozambik de çok dilli ve çok kültürlü bir ülke. Başkenti Maputo. Resmi dili Portekizce. Ama Mozambikliler Portekizcenin dışında, her biri birçok lehçeye sahip 13 Bantu dilini de kullanıyor. Ülke, 25 Haziran 1975’te Portekiz’in beş yüzyıllık sömürüsünden kurtularak bağımsız hale gelir. Mozambik dünyanın en yoksul ülkeleri arasında. Nüfusun yüzde %63’ü günde 2 doların altında hayatlarını sürdürmekte. Ortalama yaşam süresi ise 60 yıl.
Mozambik bir Portekiz sömürgesi. Afrika’nın en uzun sömürge altında kalmış ülkesi. Mozambik ile Portekiz arasındaki temas 1498’de Vasko da Gama tarafından başlatılır. Aslında Mozambik olarak adlandırılan bölgeyi ilk ziyaret eden yabancılar Müslümanlardı. On beşinci yüzyılda Portekiz, bölgedeki Arap hükümdarlığını devirir. Ve ünlü Zambezi nehri boyunca hâkimiyet kurar.
Afrika paylaşım konferansı olan Berlin konferansından (1884-1885) sonra Portekiz, Mozambik’in resmi sahibi olur. Portekizliler’in Doğu Afrika’da en önemli geçim kaynağı, XIX. yüzyılın ortalarına doğru yasaklanıncaya kadar köle ticaretidir. Ve bu ticareti Mozambik adası üzerinden yapar. Sömürge idaresi, XVI-XIX. yüzyıllar arasında Mozambik’ten dünyanın çeşitli bölgelerine gerçekleştirdiği köle ticareti sayesinde altın çağını yaşar. Yılda 10.000 köle “satışı” yapılır. XIX. yüzyılın ilk yarısına kadar 650.000 Mozambikli, Portekizliler tarafından köleleştirilip başka yerlere gönderilir. Sömürge güçlerinin kendi aralarındaki kavga yüzünden Fransa 1859’da köle ticaretini yasaklar. Onun yerine işçi gönderilmesi başlar. Mozambik’ten 1852’de başlayan ve 1902 yılına kadar aralıklarla devam eden süreçte 115.000 Mozambikli işçi Fransız sömürgelerine götürülür.
Portekiz, Mozambik’i işgal etme hakkına sahip olduktan sonra Portekizli yerleşimcileri buraya getirir. Bir süre sonra kolonilere gelen Portekizlilerin yaşam tarzları değişir. Zengin olurlar. Daha sonra bu Portekizli yerleşimciler Mozambiklileri ikinci sınıf, kendilerini “medeni” olarak görmeye başlarlar. Siyah adamdan her zaman Portekizli ayyaşa, fahişeye, hırsıza, yalancıya, serseriye bile kendisinden çok daha üstün biri olarak saygı duyması beklenir.
Portekiz’in Mozambik topraklarının önemli bir kısmının sömürgeleştirilmesi ancak 1924’te tamamlanır. Bölge 1951 yılında Portekiz’in deniz aşırı eyaleti ilân edilir. 1949’da, Portekiz sömürgeciliğine karşı ilk sosyalist mücadele başlar. Mücadelenin sonunda 25 Haziran 1975 tarihinde Mozambik’in bağımsızlığı ilân edilir. Mozambik, bağımsızlığını kazanmasının hemen ardından Güney Afrika Cumhuriyeti ve Rodezya’daki beyazların iktidarına karşı mücadele eden milliyetçi akımları desteklemeye başlar. Bunun üzerine Mozambik sınırını kapatan Rodezya hükümeti sosyalist rejime karşı bir muhalefet hareketi başlatır. Amerika Birleşik Devletleri’nin desteğiyle ülkede bir iç savaş başlar. 1992 yılında iç savaş sona erer. Bu iç savaşın yaklaşık 1 milyon kişinin ölümüne neden olduğu ve 4,7 milyon insanın savaştan kaçmasına, bunların çoğunun ülkenin diğer bölgelerine taşınmasına, 1,7 milyon kadarının da komşu ülkelere göç etmesine neden olduğu tahmin ediliyor. Savaşın ek bir etkisi de okul altyapısı üzerinde olur. İç savaş, okulların yüzde 58’inin yıkılmasına veya kapatılmasına yol açar.
Sömürge döneminde Mozambik’te eğitim, Portekizlilerin elindedir. Bu dönemde Mozambik’te okula gitmek ve iyi bir eğitim almak, Portekizlilere ve Portekizliler tarafından asimile edilmiş olan “asimilados”a aittir. Asimilados, Mozambik kimliğinden vazgeçmiş ve Portekiz kültürünü ve yaşam tarzını benimsemiş Mozambiklilerdir. Bir asimilado olmak, kişinin kimliğini unutmaya çalışmak ve Avrupa gelenek ve değerlerinin tek uygun ve geçerli kültürel pratikler olduğuna inanmaktı. Asimilado olan herkesin nerede olurlarsa olsunlar Portekizce konuşmaları kanunen zorunluydu. Asimile edilen Afrikalılar ana dillerini konuşurlarsa ve yakalanırlarsa, statülerini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalıyorlardı. Asimilados olmayan Afrikalılar, Portekizliler tarafından “indlgena” olarak sınıflandırıldı.
Mozambikli çocuklar Portekizli ve asimiladoslu çocuklardan farklı okullara gittiler. İki okul sisteminden biri Mozambiklileri ilköğretim düzeyinde eğitmek olan Roma Katolik misyon okulları, diğeri ise beyazlara, Asyalılara ve asimiladlara hizmet veren okul sistemiydi. Okullar farklı olduğu gibi müfredat da farklıydı.
Portekizli çocuklara yönelik okullar sağlıklı bir eğitim atmosferine sahipti. Müfredat iyi tasarlanmıştı. Kitaplar ve diğer materyaller kolayca bulunabiliyordu. Öğretmenlerin çoğu eğitimli ve yetkindi ve okul binalarının fiziksel koşulları mükemmeldi. Daha da önemlisi, bunlar Portekiz kültürünü ve dilini bir kaide üzerine yerleştiren okullardı. Portekizli çocuklara kendi kültürlerine değer vermeleri ve Afrikalıların kültürlerini küçümsemeleri öğretiliyordu. Müfredat ve didaktik materyallerin çoğu Portekiz’den geliyordu. Portekizliler, Mozambik dillerini “köpeklerin dilleri” olarak adlandırdılar ve bunların okullarda kullanılmasını yasakladılar. Öte yandan dini yani Hristiyanlığı Afrika dillerinde öğretilmesine karar verdiler çünkü böyle yaparak daha fazla din değiştirebileceklerinin farkındaydılar. Öğrenciler, evlerine dönerek, akrabalarına ve diğer topluluk üyelerine İncil’i ve yeni dini okuyup açıklayarak aracı rolü oynayacaklardı. Mozambiklilerin katıldığı tüm okullarda Portekiz dili ve kültürü katı bir şekilde vurgulanıyordu. Öğrencilerden Portekizce konuşmaları ve her zaman Portekizli gibi davranmaları isteniyordu. Misyoner okullarında ve resmi okullarda ana dilini konuşmak yasaktı ve bunu konuşurken yakalanan kişi ağır fiziksel dayakla cezalandırılıyordu.
Günümüzde ülkede okul çağı nüfus yaklaşık 7 buçuk milyondur. Özellikle orta yaş grubunda yaklaşık 1,2 milyon çocuk okula gidemiyor. İlkokulu tamamlama oranı %45. Öğrencilerin yalnızca yüzde 6,3’ü temel okuma yetkinliklerine sahip. Öğrencilerin okula devam konusunda sıkıntısı olduğu gibi öğretmen ve müdürlerin de okula devam konusunda sıkıntıları var.
Mozambik henüz kendi iklimine kavuşmuş değil. Umut edilir ki, kendi kültürel dinamiklerini temel alan bir paradigmaya, Musa Bin Bik’in ortaya koyduğu iklime kavuşmak için çabasını ne Batı’nın söylemlerinde ne de sosyalizmin beşiğinde sürdürür. Çünkü arayacağı yer, Zambezi nehrinin akan durgun sularıdır. (Alıntı: www.sadeimge.com)
Mozambik’in nüfusu 30 milyon. Çoğu Afrika ülkesi gibi, Mozambik de çok dilli ve çok kültürlü bir ülke. Başkenti Maputo. Resmi dili Portekizce. Ama Mozambikliler Portekizcenin dışında, her biri birçok lehçeye sahip 13 Bantu dilini de kullanıyor. Ülke, 25 Haziran 1975’te Portekiz’in beş yüzyıllık sömürüsünden kurtularak bağımsız hale gelir. Mozambik dünyanın en yoksul ülkeleri arasında. Nüfusun yüzde %63’ü günde 2 doların altında hayatlarını sürdürmekte. Ortalama yaşam süresi ise 60 yıl.
Mozambik bir Portekiz sömürgesi. Afrika’nın en uzun sömürge altında kalmış ülkesi. Mozambik ile Portekiz arasındaki temas 1498’de Vasko da Gama tarafından başlatılır. Aslında Mozambik olarak adlandırılan bölgeyi ilk ziyaret eden yabancılar Müslümanlardı. On beşinci yüzyılda Portekiz, bölgedeki Arap hükümdarlığını devirir. Ve ünlü Zambezi nehri boyunca hâkimiyet kurar.
Afrika paylaşım konferansı olan Berlin konferansından (1884-1885) sonra Portekiz, Mozambik’in resmi sahibi olur. Portekizliler’in Doğu Afrika’da en önemli geçim kaynağı, XIX. yüzyılın ortalarına doğru yasaklanıncaya kadar köle ticaretidir. Ve bu ticareti Mozambik adası üzerinden yapar. Sömürge idaresi, XVI-XIX. yüzyıllar arasında Mozambik’ten dünyanın çeşitli bölgelerine gerçekleştirdiği köle ticareti sayesinde altın çağını yaşar. Yılda 10.000 köle “satışı” yapılır. XIX. yüzyılın ilk yarısına kadar 650.000 Mozambikli, Portekizliler tarafından köleleştirilip başka yerlere gönderilir. Sömürge güçlerinin kendi aralarındaki kavga yüzünden Fransa 1859’da köle ticaretini yasaklar. Onun yerine işçi gönderilmesi başlar. Mozambik’ten 1852’de başlayan ve 1902 yılına kadar aralıklarla devam eden süreçte 115.000 Mozambikli işçi Fransız sömürgelerine götürülür.
Portekiz, Mozambik’i işgal etme hakkına sahip olduktan sonra Portekizli yerleşimcileri buraya getirir. Bir süre sonra kolonilere gelen Portekizlilerin yaşam tarzları değişir. Zengin olurlar. Daha sonra bu Portekizli yerleşimciler Mozambiklileri ikinci sınıf, kendilerini “medeni” olarak görmeye başlarlar. Siyah adamdan her zaman Portekizli ayyaşa, fahişeye, hırsıza, yalancıya, serseriye bile kendisinden çok daha üstün biri olarak saygı duyması beklenir.
Portekiz’in Mozambik topraklarının önemli bir kısmının sömürgeleştirilmesi ancak 1924’te tamamlanır. Bölge 1951 yılında Portekiz’in deniz aşırı eyaleti ilân edilir. 1949’da, Portekiz sömürgeciliğine karşı ilk sosyalist mücadele başlar. Mücadelenin sonunda 25 Haziran 1975 tarihinde Mozambik’in bağımsızlığı ilân edilir. Mozambik, bağımsızlığını kazanmasının hemen ardından Güney Afrika Cumhuriyeti ve Rodezya’daki beyazların iktidarına karşı mücadele eden milliyetçi akımları desteklemeye başlar. Bunun üzerine Mozambik sınırını kapatan Rodezya hükümeti sosyalist rejime karşı bir muhalefet hareketi başlatır. Amerika Birleşik Devletleri’nin desteğiyle ülkede bir iç savaş başlar. 1992 yılında iç savaş sona erer. Bu iç savaşın yaklaşık 1 milyon kişinin ölümüne neden olduğu ve 4,7 milyon insanın savaştan kaçmasına, bunların çoğunun ülkenin diğer bölgelerine taşınmasına, 1,7 milyon kadarının da komşu ülkelere göç etmesine neden olduğu tahmin ediliyor. Savaşın ek bir etkisi de okul altyapısı üzerinde olur. İç savaş, okulların yüzde 58’inin yıkılmasına veya kapatılmasına yol açar.
Sömürge döneminde Mozambik’te eğitim, Portekizlilerin elindedir. Bu dönemde Mozambik’te okula gitmek ve iyi bir eğitim almak, Portekizlilere ve Portekizliler tarafından asimile edilmiş olan “asimilados”a aittir. Asimilados, Mozambik kimliğinden vazgeçmiş ve Portekiz kültürünü ve yaşam tarzını benimsemiş Mozambiklilerdir. Bir asimilado olmak, kişinin kimliğini unutmaya çalışmak ve Avrupa gelenek ve değerlerinin tek uygun ve geçerli kültürel pratikler olduğuna inanmaktı. Asimilado olan herkesin nerede olurlarsa olsunlar Portekizce konuşmaları kanunen zorunluydu. Asimile edilen Afrikalılar ana dillerini konuşurlarsa ve yakalanırlarsa, statülerini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalıyorlardı. Asimilados olmayan Afrikalılar, Portekizliler tarafından “indlgena” olarak sınıflandırıldı.
Mozambikli çocuklar Portekizli ve asimiladoslu çocuklardan farklı okullara gittiler. İki okul sisteminden biri Mozambiklileri ilköğretim düzeyinde eğitmek olan Roma Katolik misyon okulları, diğeri ise beyazlara, Asyalılara ve asimiladlara hizmet veren okul sistemiydi. Okullar farklı olduğu gibi müfredat da farklıydı.
Portekizli çocuklara yönelik okullar sağlıklı bir eğitim atmosferine sahipti. Müfredat iyi tasarlanmıştı. Kitaplar ve diğer materyaller kolayca bulunabiliyordu. Öğretmenlerin çoğu eğitimli ve yetkindi ve okul binalarının fiziksel koşulları mükemmeldi. Daha da önemlisi, bunlar Portekiz kültürünü ve dilini bir kaide üzerine yerleştiren okullardı. Portekizli çocuklara kendi kültürlerine değer vermeleri ve Afrikalıların kültürlerini küçümsemeleri öğretiliyordu. Müfredat ve didaktik materyallerin çoğu Portekiz’den geliyordu. Portekizliler, Mozambik dillerini “köpeklerin dilleri” olarak adlandırdılar ve bunların okullarda kullanılmasını yasakladılar. Öte yandan dini yani Hristiyanlığı Afrika dillerinde öğretilmesine karar verdiler çünkü böyle yaparak daha fazla din değiştirebileceklerinin farkındaydılar. Öğrenciler, evlerine dönerek, akrabalarına ve diğer topluluk üyelerine İncil’i ve yeni dini okuyup açıklayarak aracı rolü oynayacaklardı. Mozambiklilerin katıldığı tüm okullarda Portekiz dili ve kültürü katı bir şekilde vurgulanıyordu. Öğrencilerden Portekizce konuşmaları ve her zaman Portekizli gibi davranmaları isteniyordu. Misyoner okullarında ve resmi okullarda ana dilini konuşmak yasaktı ve bunu konuşurken yakalanan kişi ağır fiziksel dayakla cezalandırılıyordu.
Günümüzde ülkede okul çağı nüfus yaklaşık 7 buçuk milyondur. Özellikle orta yaş grubunda yaklaşık 1,2 milyon çocuk okula gidemiyor. İlkokulu tamamlama oranı %45. Öğrencilerin yalnızca yüzde 6,3’ü temel okuma yetkinliklerine sahip. Öğrencilerin okula devam konusunda sıkıntısı olduğu gibi öğretmen ve müdürlerin de okula devam konusunda sıkıntıları var.
Mozambik henüz kendi iklimine kavuşmuş değil. Umut edilir ki, kendi kültürel dinamiklerini temel alan bir paradigmaya, Musa Bin Bik’in ortaya koyduğu iklime kavuşmak için çabasını ne Batı’nın söylemlerinde ne de sosyalizmin beşiğinde sürdürür. Çünkü arayacağı yer, Zambezi nehrinin akan durgun sularıdır. (Alıntı: www.sadeimge.com)
FACEBOOK YORUMLAR