Ailemizde şefkat ve merhameti hakim kılmak
25 Nisan 2020 - 13:06
Sevgili okurlarımız;corona virüs salgını dolayısı ile Ramazan ayının iftar, sahur, mukabele, itikâf, teravih vb. birçok güzelliklerini hayat eve sığar-evde kal çağrısına uyarakevlerimizde idrak ediyoruz. Bugünkü yazımızdaRamazan’ın rahmetinin en fazla yaşanacağı aile yuvamızda özellikle eşimize, çocuklarımıza ve anne-babamıza karşı merhamet konusuna değineceğiz.
AİLEMİZ VE MERHAMET
Tek olmak, eşsiz olmak Allah’a mahsusutur. Bizler bir eşe, desteğe ve paylaşıma, sevgi ve ilgiye, huzura ve şefkate kısacası bir aileye ihtiyaç duyarız. Bu yüzden Peygamber Efendimiz “Sizin en hayırlınız, ailesine karşı en hayırlı olanınızdır. Ben de aileme karşı en hayırlı olanınızım”(Tirmizî, Menâkıb, 63)buyurmuştur.Resûl-i Ekrem (s.a.s)’in kendi ailesiyle iyilik ve ihsan üzerine kurduğu ilişkiyi bize model olarak göstermesi son derece değerlidir. Çünkü aile bir ömür boyu merhamet, sevgi, huzur ve güvenin yaşanacağı en samimi ortamdır.
Allah Teâlâ, aile ile bize dede, nine, anne, baba, eş, çocuk, torun ve kardeş olmayı lütfetmiştir. Aile, anne yüreğinin güzelliği, baba ocağının bereketidir. Eşler arasındaki sevgi, merhamet ve sadakatin derinliğidir. Evladın anne babaya gösterdiği şefkât, hürmet ve ikramın genişliğidir. Kur’an-ı Kerim’de Yüce Rabbimiz aile gibi değerli bir hazinenin önemini bizlere şöyle bildirmektedir: “Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması, aranızda sevgi ve merhamet var etmesi Allah’ın varlığının ve kudretinin delillerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır.”(Rûm, 30/21)
AİLE DEĞERLERİMİZ
Bir aile, sevgi ve fedakârlıkla kurulur. Adalet ve vicdanla ayakta durur. Ülfet ve merhametle korunur. En sıkıntılı anlarda bile, gönül alıcı bir çift söz aileyi birbirine kenetler. Büyük-küçük her cana saygının hâkim olduğu bir ailede, rahmet konuşur, şiddet susar; bilek gücü değil, yürek gücü konuşur. Kadın-erkek her ferdin şefkat kuşandığı bir ailede, ima ile de olsa can yakılmaz, gönül yıkılmaz.
Nitekim Rahmet peygamberinin dilinden asla hakaret, küfür, beddua lanet gibi kirli kelimeler dökülmemiş, o hayatı boyunca kimseyi incitmemiştir. Eşlerine karşı daima anlayışlı, sabırlı, nazik ve hoşgörülü olmuştur. “Mümin bir kimse eşine karşı nefret beslemesin. Onun bir davranışından hoşlanmasa da razı olduğu bir başka davranışı mutlaka vardır”(Müslim, Radâ’, 61) buyurarak bizleri olumluyu görmeye, insaflı olmaya davet etmiştir.
Allah Resûlü"nün çocuklarına ve torunlarına olan düşkünlüğü de çok iyi bilinmektedir. Kızı Fâtıma"ya karşı sevgisini her vesileyle göstermesi, (Tirmizî, Menâkıb, 60) torunlarına karşı sık sık sevgi izharında bulunup (Buhârî, Edeb, 22) namaz kıldırırken bile onları omuzunda ve sırtında taşıması (Buhârî, Edeb, 18) bunun en açık göstergesidir. Çocuklarımız ve gençlerimi bugünlerde evlerde. Sokak yok, okul yok, öğretmen yok, gelen-giden yok, gezmek yok. Onlar bazen ağlayarak, huysuzlanarak, sıkılarak biz büyüklere tepki gösteriyorlar. Bu koranavirüs tepkisidir. Bu tepkiler karşısında biz büyüklere düşen Resulullah’ın ahlakı gereği, onların kendilerini ifade etmelerine izin vermek ve hoşgörülü olmaktır.
Kur"ân-ı Kerîm, ana babaya saygı ve iyi muamele hususuna birçok âyette işaret etmiştir. (En’âm, 6/151) Evlâdın yanında yaşlanan anne baba için, “Onlara öf bile demeyin.” (İsrâ, 17/23) buyurarak, ebeveyni kırabilecek her türlü davranıştan uzak durulması gerektiğini bildirmiştir. Bazı âyetlerde, Allah"a kulluktan hemen sonra anne babaya iyilik emri yer almıştır. (Bakara, 2/83) Sevgili Peygamberimiz, onların yaşlılık dönemine yetiştiği halde hoş tutmayı, onlara hizmet ederek Allah’ın rızasını kazanma fırsatını kaçıranı “burnu sürtülsün” diyerek kınamış, (Müslim, Birr, 9) özellikle annelere eziyet etmenin Allah tarafından haram kılındığını belirtmiştir. (Buhârî, Edeb, 6) Bu günlerde Covid-19 salgını dolayısı ile evlerinden çıkamayan büyüklerimizin ihtiyaçlarını görmeli, gönüllerini hoş etmeye çalışmalı ve onların sayesinde cennetimizi kazanmalıyız.
AİLEMİZ VE HUZUR
Allah Resûlü, gönderiliş amacına uygun olarak insanların hem bireysel hem de aile ve toplum içinde huzurlu olması için gerekli tavsiyelerde bulunmuş ve kendi fiilî örnekliğiyle de bir Müslüman ailesinin nasıl olması gerektiğini ümmetine göstermiştir. Hayırlı bir mümin, hayatın çilesini onunla birlikte çeken, derdine ortak olan, sevincine eşlik eden aile bireylerinin kıymetini bilir. Onların Allah’ın birer nimeti oldukları kadar, aslında emanet de olduklarının farkına varır. Mümin olmanın yani “elinden ve dilinden emin olunan kimse”(Müslim, Îmân, 65) vasfını taşımanın önce ailede başladığını idrak eder, hayata eve sığdırdığımız bu günlerde her türlü şiddetten kaçınır ve yuvasını emniyet, güven ve huzur mekânı haline dönüştürür.
Aile içinde huzur ve mutluluk, sağlıklı bir iletişimle kalıcı hale gelir. Sevgili Peygamberimiz “Allah’a ve ahiret gününe inanan ya hayır söylesin ya da sussun”(Müslim, Îmân, 65) buyurmuş, müminlere daima hayrı dile getirmeyi ve hayırlı olanın peşinde koşmayı öğütlemiştir. Bu öğütlerin muhatabı olarak bizlere düşen de güler yüzümüzü, güzel sözümüzü, takdir ve teşekkürümüzü ailemizden esirgememektir.
Ailede herkes birbirine emanettir ve ailenin bütün fertlerine düşen sorumluluklar vardır. Bazen anneyle, babayla, çocukla bir imtihandır aile. Bu imtihanda aile mensuplarının izzet, onur ve saygınlığını zedelemek değil, korumak ve yüceltmek vardır. Bu imtihanda üzmek, kırmak, şiddete başvurmak değil, şefkat ve merhamet, nezaket ve nezahet vardır. Bu imtihanda “bir” ve “biz” olma vardır. Sevinçte ve kederde, varlıkta ve darlıkta hemhal olma, hayatın yükünü birlikte omuzlama vardır.
Evlerimizde kaldığımız ve aile bireylerimizle daha fazla vakit geçirdiğimiz şu günlerde ailemizin değerini bir kere daha hissedelim. Başta anne ve babamız olmak üzere eşlerimize ve evlatlarımıza karşı müşfik ve nazik olalım. Öfkeyle kalkıp zararla oturmayalım. İncitmeyelim, incinmeyelim. Aksine her hal ve şartta, herkese karşı merhameti ve fazileti kendimize şiar edinelim. Ailede huzursuzluğun sebebi değil, mutluluğun ve güvenin teminatı olalım. Rabbimizin Kur’an-ı Kerim’de bize öğrettiği şu duayı dilimizden düşürmeyelim: “Rabbimiz! Eşlerimizi ve çocuklarımızı bize göz aydınlığı kıl ve bizi Allah’a karşı gelmekten sakınanlara önder eyle.”(Furkân, 25/74)
Dr. İbrahim SAĞLAM
Kırıkkale Müftülüğü
Uzman Vaiz
FACEBOOK YORUMLAR